2017 yılında Monthly Review Türkiye ile derginin Türkçe’deki serüveninde yeni bir başlangıç yapıyoruz.
Monthly Review dergisi, 1949 yılında Albert Einstein’ın “Neden Sosyalizm?” makalesi ile ABD’de yayın hayatına başladı. Derginin gerçekliği nesnel toplumsal ilişkilere referansla inceleyen tutumu -dönemin kesif antikomünist ruhuna rağmen- onu başladığı yerin çok daha solunda bir çizgiye soktu. Leo Huberman (1903-1968), Paul Sweezy (1910-2004) ve Harry Magdoff (1913-2006) tarafından kurulan dergi, 67 yıldır yayın hayatına devam ediyor. Son dönem editörlüğünü John Bellamy Foster yapıyor. Monthly Review dergisi Marksizm, sınıf, emperyalizm, ekoloji, sosyalizm analizleri ve tartışmaları ile oluşturduğu yayın politikasıyla yeni bir dünyayı kurmak için mücadele edenlerin başucu yayınıdır. 2006 yılı Ocak ayından bu yana Monthly Review Türkçe’de orijinal baskısına sadık kalınarak bir çeviri dergi olarak 40 sayı yayımlandı.
Bugün neden Monthly Review Türkiye? Hem dünya hem de Türkiye karanlık bir sürecin içindedir. Hem Batıda hem Doğuda kolektif bilgi üretim ve birikiminin sütunlarını oluşturan kurum ve pratikler yavaş yavaş ama istikrarlı olarak çökmektedir. Nesnel toplumsal ilişkilerin bilimsel analizine yönelik ihtiyaç artmaktadır. Anaakım toplum bilimlerinin ve bunun zararsız alternatifi olarak ve ezber bozan diye sunulan sol liberal anlatının açıkça anlamsız hale geldiği bir zamanda yaşıyoruz. Monthly Review Türkiye, bugün akademide ve siyasette, post-Marksizmin, postyapısalcığın, postmodernizmin ve sol liberalizmin yarattığı zihin karmaşıklığının/bulanıklığının tam karşısında, güçlülerin önerdiği ezberleri “yenilik” diye kabul etmeksizin, Marksist yöntemi devam ettirme ve Marksizm’i savunma cesaret ve iradesi ile yola çıkıyor.
Bugün neden Monthly Review Türkiye? 21. Yüzyılda Sosyalizm kitabının ve Monthly Review dergisinin yazarı olan Lebowitz’in sözleri ile, “fikir savaşı, sınıf savaşının bir parçasını oluşturur.” Sosyal bilimler, bugün, “demokrasinin iyiliği-kötülüğü”, “uygarlığın Batılılığı-Doğululuğu”, “kültürün önceliği-kimliklerin kutsallığı”, “piyasanın imkanları-özgürlüğün olanakları” gibi tartışmalarla kendi sınırlarını oluşturmaktadır. Bu sınırların ötesinde düşünebilmek ve kendi kolektif imkanlarımızla anlama ve açıklama çabasını var edebilmek için Monthly Review Türkiye ve benzer yayınların önemi açıktır.
Monthly Review Türkiye, burjuva sosyal bilimlerinin ve siyasetinin kavramlarına hapsolmuş bir dile ve bu dile tutsak olmuş analizlere karşı akademik ve siyasal alana bir müdahaledir. Savunduğumuz tutumun güçlenmesi, alternatif bir sosyalist toplumu, insanlık onuru ve sosyal adalet için verilen mücadeleyi yeniden imkan dahiline sokacaktır.
Monthly Review Türkiye, yılda dört defa yayınlanacak. Dergide orijinal makalelerin yanı sıra dosya konularına göre Türkiye’den de makaleler yer alacak. Dergimiz, Türkiye’deki fikir mücadelesine dosyalarla ve tartışmalarla katılmayı hedefliyor. Dergimiz, dünyadaki Marksist tartışmaları yerelleştirmeyi ve Türkiye’deki sosyalist mücadele ve birikime katkı sunmayı amaçlamaktadır. İlk dosya konumuz ise, “21. Yüzyılda Emperyalizm.“
Emperyalizmle başlamayı kaçınılmaz buluyoruz. Emperyalizm olgusu, Türkiye’de yaşayan insanlara uzun süredir ilk kez bu kadar yakıcı, bu kadar nesnel, bu kadar çıplak bir şekilde kendisini sunmaktadır. Emperyalizm tartışmaları, emperyalizmin ürettiği şiddetin ve günlük pratiklerimizde yarattığı baskının büyüklüğüne kıyasla oldukça sönüktür. Bir yandan sol liberal düşünceye tanınan sınırsız iktidarın uzun süreli yapısal etkisi sonucu, diğer yandan “emperyalizmi tartışan milliyetçidir” gibi mottoların söylemsel etkisi sonucu, kavramın merkeze alındığı çalışma sayısı son derece azdır. Dergimizin okumakta olduğunuz sayısı mevcut az sayıdaki çalışmanın biçimlendirdiği kolektif birikimimize bir katkı sunabiliyor ise ne mutlu bize.
Monthly Review çevresinin emperyalizm tartışmalarına toplumsal artık(italik) ve azgelişmişliğin sürekliliği(italik) kavramları ekseninde yaptığı katkıların üzerinden önemli bir süre geçmiştir. Ancak geçen bu senelerin Monthly Review tezleri ve diğer emperyalizm tartışmalarının geçerliliği üzerinde yarattığı etki oldukça siliktir. Emperyalizm, ülkemizin, komşularımızın, bölgemizin ve bütün bir dünyanın hala en güncel sorunudur. Doğrudan emperyalizme indirgenemeyecek olsalar da onu göz ardı ederek büyük sorunlarımızın hiçbirini –ne artan toplumsal şiddeti, ne içerde ve dışarda süren çatışmaları, ne işsizliği, ne yoksulluğu, ne küresel ısınmayı ne de bir başkasını- tartışmak mümkündür.
“21. Yüzyılda Emperyalizm” dosyasında Monthly Review çevresinden çok değerli isimler var: Samir Amin, John Bellamy Foster, Utsa ve Prabhat Patnaik, Christian Fuchs, Jayati Ghosh ve Horaca Campbell. Tüm bu değerli isimler, dünyayı anlamaya çalışırken emperyalizmin kavram setini oldukça maharetli kullanıyorlar. Dosyamıza Türkiye’den de çok önemli katkılar var: Korkut Boratav, Hayri Kozanoğlu, Ali Murat Özdemir ve Hakan Tanıttıran. Bu isimler, toplumsal gerçekliği açıklarken emperyalizmi hep göz önünde tutuyorlar.
Her başlangıç ve yola çıkış, heyecan, inat ve irade gerektirir. Hepsini kuşandık ve yine yılmadan tekrar ediyoruz: “Devrim eski bir efsane sosyalizm imkansız bir ütopya değil“
Herkese iyi okumalar. Gelecek sayıda buluşmak üzere…